YENİ YÜRÜRLÜĞE GİREN 6769 SAYILI SINAÎ MÜLKİYET KANUNU’NA İLİŞKİN BİLGİ NOTU

FİKRİ MÜLKİYETE DAİR NOTLAR

Fikri mülkiyet ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında dinamik bir role sahiptir. Günümüzde fikri mülkiyetin koruma düzeyinin ülkelerin gelişmişlik göstergeleri arasında sayılmasının nedeni de budur. Yeni buluşların, özgün tasarımların, bilim, sanat ve kültür alanında yeni ürünlerin ortaya konulabilmesi, bunları meydana getirenlerin haklarının etkin şekilde korunmasına bağlıdır. Bu amaçla hukuk düzenleri buluşçulara, tasarımcılara, yazarlara, edebiyatçılara ve sanatçılara vücuda getirdikleri fikri ürünler üzerinde münhasır ve mutlak nitelikte haklar tanımaktadır.

Fikri mülkiyet hakkı denilen bu haklar, üretimi, yaratıcılığı ve yeniliği teşvik ederek ekonomik, sosyal ve kültürel alanda rekabet ortamının oluşmasını sağlar. Bu da nihai tahlilde, ekonomik kalkınma ve toplumsal gelişmeyi beraberinde getirir. Kısaca iktisadi ve sosyal hayatta yenilik ve gelişmenin sürdürülebilir olması, fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunmasına bağlıdır.

Fikri mülkiyet haklarını düzenleyen ve bu hakların himayesini amaçlayan kurallar bütününe fikri mülkiyet hukuku denilmektedir. Fikri mülkiyetin ekonomik sosyal ve kültürel hayattaki önemi nedeniyle, bundan böyle Bütenimizin bu kısmında fikri mülkiyet hukukuna ilişkin çeşitli konularda kaleme alınan yazılara yer verilmesinin yararlı olacağı değerlendirilmektedir.

6769 SAYILI SINAÎ MÜLKİYET KANUNU YÜRÜRLÜĞE GİRDİ

Türkiye’de fikri mülkiyetin korunmasına yönelik düzenlemelerin neredeyse 150 yıllık bir geçmişi vardır. Gerçekten de telif haklarının, buluş ve markaların korunmasına ilişkin kanunları dünyada ilk kez kabul eden birkaç devletten biri de Osmanlı Devletidir. Bu bağlamda 1879 tarihli İhtira Beratı (patent) kanunu dünyanın altıncı patent kanunudur. Ülkemiz bakımından 1990’lı yıllar fikri mülkiyet hukuku yönünden ayrı bir değere sahiptir. Zira Türkiye 1994-95 yıllarında Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği tesis ederken, telif hakları, markalar, tasarımlar, buluş ve faydalı modeller, yarı iletken çipler, coğrafi işaretler, yeni bitki çeşitleri gibi fikri mülkiyete dâhil ürünler üzerindeki AB mevzuat ve müktesebatını çoğu KHK ile olmak üzere bir dizi yasal düzenleme ile iç hukukuna adapte etmeye çalışmıştır.

Ancak zaman içinde mevzuatta görülen hata ve noksanlıklar, uluslararası hukuk ve AB mevzuatında yapılan değişiklikler ile Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatında meydana gelen gelişmeler, yasa koyucuyu meri mevzuatı gözden geçirme ve yeni düzenlemeler yapmaya zorlaşmıştır.

İşte 2016 yılı Aralık ayında birkaç günlük müzakere ile TBMM tarafından 22.12.2016 günü kabul edilip 10.01.2017 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (SMK) da bu alanda yapılan en kapsamlı ve en son düzenleme olma niteliğini taşımaktadır.

6769 sayılı Kanunun sınai mülkiyet alanında getirdiği düzenlemeler hakkında yaptığı dikkati çeken düzenleme ve yenilikler hakkında genel mahiyette bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.

193’ü asıl 6’sı geçici olmak üzere toplam 199 maddeden oluşan 6769 sayılı SMK ile; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent ve faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle ülkemizin teknolojik, ekonomik ve sosyal kalkınması ve gelişmesinin gerçekleştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.

SMK; amaç ve kapsam, tanımlar ve korumadan yararlanacak kişileri düzenleyen 3 maddelik bir başlangıç hükümleri bölümünden sonra sırasıyla markalara, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarına, tasarımlara, patent ve faydalı modellere, ortak ve diğer hükümlere ilişkin konuları içeren beş kitaptan oluşmaktadır. Böylece 556 sayılı Markaların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması hakkında KHK’ların konusunu oluşturan fikri mülkiyet haklarına ilişkin düzenlemeler “Sınai Mülkiyet Kanunu” adı altında tek bir yasa kapsamında toplanmıştır.

1994 yılında AB’ye uyum bağlamında kurulan ve sınai mülkiyet mevzuatının uygulanmasında merkezi role sahip kurumun “Türk Patent Enstitüsü” olan adı, “Türk Patent ve Marka Kurumu” olarak değiştirilmiş ve Kurumun kısaca “Türk Patent” olarak anılacağı ifade edilmiştir. Artan işyükü karşısında mevcut personel sayısı ile görev ve yükümlülüklerini yerine getirmesinde yetersiz kalan Kurumun personel açığının giderilmesi amacıyla yeni kadrolar ihdas edilmiştir. Ayrıca yeni birimlerin ihdası ve mevcut bazı birimlerin görev ve işlevlerinde değişiklilerin gerçekleştirilmesi amacıyla Kurumun 5000 sayılı teşkilat kanununda bazı değişiklikler ve ilaveler yapılarak idari kapasitenin yeni fonksiyonlara paralel şekilde güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Diğer yandan patent ve marka vekilliği mesleğine ilişkin disiplin hükümleri sevk edilerek uygulamada bu mesleğin disipline edilmesi amaçlanmıştır.

Kanunun aynı veya benzer mahiyette ve fakat farklı yasalarda yer alan düzenlemeleri tek bir yasa kapsamında düzenliyor olmasını isabetli bulmaktayız. Bu vesileyle ayrıca sınai mülkiyet hakları alanındaki uluslararası sözleşmeler ile AB tüzük ve direktifleri ve içtihat hukukuna da uyum sağlanmaya çalışılmıştır. Bu uyumun ne ölçüde sağlanabildiği zamanla görülecek olmakla birlikte, kanunu bu yönüyle de olumlu bulmaktayız. Öte yandan sınai mülkiyet haklarını düzenleyen 1990’lı yıllarda benimsenen KHK’lardaki bazı düzenlemeler; kanunsuz suç ve ceza olmaz, temel hak ve ödevler ile kişi hak ve ödevlerinin ancak kanunla düzenlenir ve sınırlanır şeklindeki Anayasa hükümlerine aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. 6769 sayılı SMK ile, tıpkı maddi mülkiyet hakları gibi temel haklar arasında yer alan sınaî mülkiyet haklarının tamamı, yasal temele kavuşturulmuştur. Bu suretle bir yandan Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri ortadan kalkarken, diğer yandan da bugüne dek yaşanan hukuk boşlukları giderilmiş olmaktadır.

İlerleyen süreç içerisinde bu köşede SMK’nun markalar, tasarımlar, patent ve faydalı modeller ile coğrafi işaretler ve geleneksel ürünlere ilişkin hükümleri konusunda öne çıkan tespit ve değerlendirmeler içeren yazılara yer verilecektir.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın