Rekabet Kurumu Çimento Sektör Araştırması Raporu Çalıştayı

20 Aralık 2016 tarihinde, İzmir Swiss Otel’de gerçekleşen “Çimento Sektör Araştırma Raporu Çalıştayı” nda, Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer TORLAK, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği YK Başkanı M. Şefik Tüzün, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası YK Başkanı Tufan ÜNAL, Ege Üniversitesi İİBF İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nazan GÜNAY ve Rekabet Uzmanı Yalçıner YALÇIN konuşmalarını takdim etmişlerdir. Çalıştaya ilişkin bilgi notu aşağıda yer almaktadır.

Giriş

Çimento sektörü, Rekabet Kurumu’nun faaliyete geçtiği Kasım 1997 tarihinden bu yana hakkında rekabet ihlali iddiasıyla çok sayıda şikâyette bulunulan ve bunun sonucu olarak sıklıkla önaraştırma ve soruşturma yapılan sektörlerin başında gelmektedir. Sektör hakkındaki rekabet ihlali iddiaları genel olarak; yatay anlamda fiyat tespiti, müşteri ve pazar paylaşımı, anlaşma yapmayı reddetme, alt pazar olan hazır beton pazarındaki teşebbüsler aleyhine yapılan anlaşmalar olarak özetlenebilir. Sektörün sıklıkla kurul incelemelerine konu edilmesi, mevcut sektör raporunun hazırlanma sürecini hızlandırmıştır.

Sektör incelemesi ile belirli bir teşebbüsün veya teşebbüs grubunun rekabet ihlali davranışlarının tespiti amaçlanmaktadır. İncelemeyle firma ve müşteri bazındaki mikro verilerden yola çıkılarak birçok farklı kırılımda, sektördeki pazar yapısı ve firma davranışlarının uzun dönemli ve bütüncül görünümünü ortaya koyacak bir rekabet analizi yapılmaktadır. Rapor dört ana başlıkta sunulmaktadır, öncelikle sektöre ilişkin genel bilgiler ile Rekabet Kurulu’nun -geçmiş kararları doğrultusunda- sektöre yaklaşımı ortaya konulmaya çalışılmış, sektöre özgü ortaya çıkan sorular, sorunlar ve tespitlerin değerlendirilmesinin akabinde ise Ekonomik Analiz ve Araştırma Dairesi’nce yürütülen iktisadi çalışmalara yer verilmiştir.

Çimento Sektörü ve Rekabet Kurumu Tecrübesi

Çimento, doğal kalker taşları ve kil karışımının yüksek sıcaklıkta ısıtıldıktan sonra öğütülmesi ile elde edilen hidrolik bir bağlayıcı malzeme olarak tanımlanmaktadır. Farklı kullanım amaçları doğrultusunda üretilen bu ürünün, EN 197-1 standardına göre 27 alt çeşit ve 5 ana tip olarak tanımlandığı belirtilmiştir.

Çimento ürününün son 10 yıl İçindeki üretim seviyesinin yaklaşık %50 dolaylarında
artış gösterdiği, yapılan tahminler doğrultusunda söz konusu artışın gelecek dönemlerde de devam etmesi beklendiği, Türkiye’nin sahip olduğu üretim kapasitesi ile dünya üretiminde kendine önemli bir yer ettiği ifade edilmiştir.

Raporda çimento sektörünün rekabetçi yapısı farklı bakış açıları ile değerlendirilmeye çalışılmış, bu çerçevede, çimento sektörünün yüksek yatırımlar gerektirdiğine vurgu yapılarak, yatırımların faaliyete geçirilmesinin zaman almasının arz esnekliğini düşürdüğü değerlendirilmiştir. Önemli yatırım maliyetleri gerektiren bir sektör olması sebebiyle piyasaya giriş ve piyasadan çıkışın çok kolay olmadığı sonucuna ulaşılmış ve bu husus piyasadaki yoğunlaşma seviyesini yükselten bir unsur olarak değerlendirilmiştir.

Yasal ve ekonomik giriş engellerinin mevcut olmasına karşın, Türkiye’de çimento sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda teşebbüs bulunmaktadır. Bununla birlikte, sektör, taşıma ve yatırım maliyetleri nedeniyle coğrafi bölgesel bazda az sayıda firmanın bulunduğu oligopol piyasaları niteliğine haizdir. Oligopol piyasalarında var olan karşılıklı bağımlılık, firmaları kendi stratejik kararları ve diğer firmaların davranışları doğrultusunda belirgin bir anlayışın geliştirilmesine yöneltebildiği, bu yapısal özelliğin ise firmaların bir araya gelip fiyatlar, kotalar vb. konularda bire bir anlaşmaya varmalarını gerektirmeden gizli anlaşmalar ve/veya uyumlu eylemlere zemin hazırlayabildiği belirtilmiştir.

Rekabet Kurumunun faaliyete geçişinden itibaren en yoğun mesai harcanan sektörlerin başında çimentonun gelmektedir. Kurumun geçmiş dönem uygulamasında gerekçeleri açıklanan çimento konulu toplam 49 dosyası bulunduğu, çimento sektöründe incelemeye alınan rekabetçi kaygıların başında teşebbüsler arası anti-rekabetçi yatay anlaşmaların geldiği vurgulanmıştır. Söz konusu anlaşmaların tarafların açık bir şekilde iradelerinin uyuşmasının sonucu olabileceği gibi, açık olmayan bir biçimde ve fakat bilinçli paralelliğin ötesinde kabul edilen uyumlu eylem niteliğindeki davranışlarının sonucu da olabileceği,  bu bağlamda incelenen dosyalar toplamda %32’lik pay ile önemli bir yer tuttuğu ifade edilmiştir.

Rekabet Kurulu kararlarının incelenmesinde, dosyalarda yapılan değerlendirmelere etki eden sektörel özellikler, sorunlar ve bu sorunlara karşı geliştirilen çeşitli yaklaşımların bulunduğu belirtilmiştir.

Bu kapsamda ilk olarak dönemsellik arz eden satış miktarı ve fiyat verilerine dikkat çekilmiştir. Dönemsellik konusu soruşturma taraflarınca sunulan savunmalarda da sık sık dile getirilmiş, bu kapsamda fiyat artışlarının dönemsel talep değişimlerine bağlı olarak hareket ettiği, bunun ekonominin bir gereği olarak ortaya çıktığı söylenmiştir. Bununla birlikte, ihlal tespiti yapılan Kurul kararlarında fiyatların talep şablonuna uymadığı, talebin düşüşe geçtiği dönemlerde göreceli düşüşlerin yaşanmadığı ve fiyatların yukarı yönlü hareketlerinin talepten bağımsız dönemlere yayıldığının görülebildiği ifade edilmiştir.

Raporda çimento sektörü açısından dikey bütünleşik yapıların görüldüğü ve söz konusu bütünleşmenin zaman zaman hazır beton pazarının manipülasyonunun bir aracı olarak kullanılabildiğine dikkat çekilmiştir. Bu durumun çimento üreticisi olmayan çok sayıda hazır beton imalatçısının (bağımsız hazır beton üreticileri) zor durumda kalmasına ve piyasadan dışlanabilmelerine yol açtığı söylenmektedir. Dikey bütünleşik yapı dolayısıyla ortaya çıkan ve izah edilmeye çalışılan bu durumun, olası bir fiyat/bölge paylaşımı anlaşmasının çimento yada hazır beton alanında gerçekleştiği noktasındaki belirsizliği de beraberinde getirmektedir. Bu noktada, çimento üreticileri hem klasik anlamda yatay anlaşma eğilimi içine girebilmekte, hem de dikey bütünleşik yapıdan kaynaklanan gücü kullanarak hazır beton piyasasını manipüle edebilmektedirler. Böylece aynı zamanda çimento üreticisi olmayan hazır beton imalatçılarının rekabet edebilme gücünü kısıtlayarak hazır beton piyasasındaki fiyat/kâr düzeylerinin de yukarı çekilmesinin gündeme gelebildiği belirtilmiştir.

Rekabet Kurulu kararlarında dikkat çeken önemli unsurlardan birisinin de müşteri paylaşımı ve olağan dışı fiyat hareketlerine yönelik yapılan değerlendirmeler olduğu söylenmektedir. Müşteri paylaşımı ve olağan dışı fiyat hareketlerine ilişkin iddialar, argüman ve karşı argümanların bir arada değerlendirilmesi ve genellikle birden fazla kriterin sağlanması durumunda yaptırıma tabi tutulduğu, başka bir ifade ile, salt fiyat artışları ihlal olarak kabul edilmediği gibi, fiyat değişimine yönelik olarak yapılan mevsimsellik vb. savunmaların da tek başına geçerli kabul edilmediği ifade edilmiştir.

Kurulun yaptığı değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda, bazı dosyalarda teşebbüslerin fiyat değişikliklerini geçerli ekonomik koşullar altında gerçekleştirdikleri, bazı dosyalarda ise söz konusu fiyat değişimlerinin rasyonel bir açıklamasının bulunmadığı yönünde kararlar alındığının görüldüğü belirtilmiştir.

Son olarak çimento sektörünün gerek yatırım gerekse de izin süreçleri bakımından giriş engellerinin mevcut olduğu bir sektör olarak değerlendirilmektedir. Çimento sektörü önemli ölçüde yatırım (yaklaşık 100 milyon ABD Doları) gerektiren ve bu yatırımların faaliyete geçirilmesi zaman aldığı için arz esnekliğinin düşük olduğu bir sektör olarak kabul edilmektedir. Bu yatırımlara ek olarak, çimento üretim tesislerinin faaliyete başlayabilmesi için öncelikle yasal gereklilik olan izin belgelerinin (ÇED Raporu, ruhsat vb.) alınmasının gerekmektedir. Raporda ifade edildiği üzere, son on yılda sektörde yapılan kırk bir çimento fabrikası yatırımından sadece sekiz tanesi (%19.51) faaliyete geçerken, diğer teşebbüslerin (%80,49) henüz faaliyete geçemediği hususu üzerinde durulmuştur.

Çimento Sektörünün İktisadi Analizi

Raporun bu bölümünde, tüm sektörden elde edilen ve gri çimentoya ilişkin mikro verilerden yola çıkılarak sektörün tüm gerçekliği ile ortaya konmasının amaçlandığından bahsedilmiştir. Sektöre ilişkin kapsayıcı ve detaylı betimsel istatistikler sunulmuş, firmaların savunmalarında sıklıkla yer alan fiyat-maliyet ve fiyat-talep ilişkileri uzun ve kısa dönem ayrımıyla ekonometrlk yöntemlerle incelenmiş, firmaların gözlenen fiyatlarının oligopolistik rekabet, birlikte kar maksimizasyonu veya tekelci davranış türlerinden hangisine yakın olduğu ve bu yakınlığın derecesinin ne olduğu simülasyonlar aracılığı ile tahmin edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca, maliyet bakımından daha etkin olan firmaların fiyatlarının görece düşük olup olmadığının tespit edilmeye çalışıldığı hususu eklenmiştir.

Sektörün yapısını ve oyuncuların piyasa davranışlarını anlamaya yönelik olarak hazırlanan betimsel istatistik analizinde ulaşılan sonuçlar özetle aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:

  • Çimento ürünlerinin arz ve talep dengesinde mevsimsellik söz konusudur. Satışlarda kış aylarında düşüş yaşanırken yaz aylarında belirgin şekilde artış görülmektedir. Sektördeki satışlar konjonktürle aynı doğrultuda hareket eden bir yapı (procyclical)
  • İncelenen dönemde, 2012’de yaşanan daralma hariç, sektörün büyüme hızı ekonominin büyüme hızının üzerinde gerçekleşmiştir. Fiyatlar, 2013 yılının başında yaşanan fiyat düşüşü hariç olmak üzere, enflasyonun üzerinde artış göstermiştir. Fiyatlar genel düzeyde çimento satışları (talep), mevsimsellik ve arz fazlası ile doğrudan bağlantılı olarak hareket etmemektedir.
  • Satış, üretim, teşebbüs davranışları, yoğunlaşma bakımından yapılan incelemeye göre; rekabet koşulları şehir bazında oldukça farklılık arz etmektedir. Bu farklılıklar yıllar itibarıyla belirgin şekilde değişmemektedir.
  • Hem satış yapılan şehirlerin hem de o şehre satış yapan teşebbüslerin işlem hacimleri dağılımları arasında belirgin farklılıklar vardır. Ülke genelindeki satışların yaklaşık %25’i neredeyse sadece 3 şehre, %50’si ise yaklaşık 13 şehre yapılmaktadır.
  • İncelenen dönemde Türkiye’deki üretimin 50-53 şehirde yapılıyor olmasına rağmen, toplam üretimin %20’si sadece 3 şehirde, %50’si ise sadece 10 şehirde gerçekleşmektedir.
  • Bir şehrin üretim ve kullanım yönünden potansiyeli, bir başka ifadeyle kendine yeterliliği karşılaştırıldığında, yaklaşık 40 şehirde üretim fazlalığı bulunmaktadır. Üretim fazlalığı 20 kata kadar çıkabilmektedir. Bu nedenle üretim merkezi seçiminin doğrudan o merkezin talebine göre şekillendiği söylenemez.
  • Şehirlerdeki çimento kullanımının ortalamada %50’sinden biraz fazlası aynı şehirde kurulu terminallerden sağlanmaktadır. Terminaller ortalama üretimlerinin %50’sinden biraz fazlasını diğer şehirlere ihraç etmektedir. Ancak bu oranlar şehre ve ürün türüne göre farklılık göstermektedir.
  • Şehirlerin tamamına yakınına 4-5 teşebbüs satış yapmaktadır. Ancak bu çoklu satışların büyük bir kısmı farklı tarihlerde yapılmakta olup aynı tarihte yapılan çoklu satışlar ise sıklıkla 2 teşebbüs tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu durum ürün türüne göre farklılık arz etmektedir.
  • Şehirlerdeki yoğunlaşma, teşebbüs sayısı karşılaştırıldığında, teşebbüslerin ülke çapındaki pazar paylarının ve yoğunlaşmanın göreli düşük olduğu görülmektedir. Ancak, teşebbüslerin pazar payları ve yoğunlaşma düzeyi şehirlerarasında belirgin şekilde farklılaşmaktadır. Ayrıca, yoğunlaşma düzeyi düştükçe fiyatların da düşmesi gibi rekabetçi piyasalardan beklenen bir bulguya rastlanmamıştır. Benzer şekilde, teşebbüs sayısı arttıkça fiyatların düşmesi gibi bir gözlem de yapılamamıştır.
  • Teşebbüs düzeyinde yapılan yoğunlaşma ve pazar payı analizine göre, teşebbüslerin ülke genelindeki ve şehirler seviyesindeki konumları farklı bir görünüm sergilemektedir.
  • Teşebbüslerin ülke genelindeki satış pazar paylarında simetri gözükmemektedir. Pazarın yaklaşık %50’sine ilk 5 teşebbüs hâkimdir. Tek başına yüksek pazar gücüne sahip bir teşebbüs göze çarpmamaktadır. Pazar paylarında 2014’e doğru bir yakınsama görülmektedir. Teşebbüslerin şehir bazındaki pazar payları değişkenlik göstermektedir
  • Üretim açısından da benzer bir durum söz konusudur, ilk 5 teşebbüs pazardaki üretimin %50-%60’ını gerçekleştirmektedir. Şehir bağlamında ise her şehirde tek bir teşebbüsün baskın varlığı görülmektedir.
  • Teşebbüslerin tamamı birden fazla şehre satış yapmaktadır. Teşebbüslerin satış yaptıkları şehir sayısı genellikle 10-20 arasındadır. Bu tespit dökme ve torbalı çimento türleri İçin farklılaşabilmekle beraber yıllar itibarıyla değişmemektedir.
  • Teşebbüslerin satışlarının tamamına yakını grup dışı müşterilere yapılmaktadır.
  • Aynı teşebbüse bağlı firmaların kendi arasındaki rekabet etme/etmeme koşulları incelendiğinde, bazı teşebbüslerin birden çok satış terminaline sahip olsalar bile şehirlere satışlarının tek terminalden yaptıkları, ancak iki veya daha fazla terminalinin aynı şehre ve müşteriye satışının da bulunduğu belirlenmiştir. Teşebbüslerin genelinin grup içi rekabet anlamında bir şehir/müşteri paylaşımı içinde oldukları söylenebilir.
  • Ürün kırılımında yapılan analizler çerçevesinde dökme çimentonun torbalı çimentodan daha fazla miktarda satıldığı görülmektedir.
  • Çimento satışlarının her yıl için en az %60’ı dökme CEM I 42,5 ve CEM II 42,5 tanımlı ürünlerden gerçekleşmektedir. Bu durum neredeyse bütün şehirler ve teşebbüsler için geçerlidir.
  • Ancak hem teşebbüslerin hem de şehirlerin ürün yelpazesinde farklılaşmalar da görülebilmektedir. Teşebbüslerin ve şehirlerin bir kısmında bu ürünlere yoğunlaşma gözlenirken diğerlerinde ise bu yönde bir baskınlık gözlenmemektedir
  • Dökme çimentonun fiyatı torbalı çimentoya göre daha yüksek seyretmektedir.
  • Torbalı çimento için farklılaştırılmış ürünlerin fiyat hareketleri birbirine oldukça yakın düzeyde seyretmektedir. Dökme çimento içindeki farklılaştırılmış ürünler için bu durum söz konusu değildir. Dökme çimento ürünlerinin fiyatlarının zıt yönde seyrettikleri durumlar dahi gözlenmektedir.
  • Müşteri türü ve müşterilerin alım davranışlarına dair incelemelerde özet olarak, bayi, endüstriyel, müteahhit, hazır beton tesisi vb. gruplara ayrılan müşterilerin alımlarında ve teşebbüslerin bu müşteri türlerine satışlarında farklılıklar gözlenmektedir.
  • Dökme çimentonun müşteri kitlesini daha çok hazır beton tesisleri oluştururken, torbalı çimento daha çok bayiler aracılığıyla satılmaktadır.
  • Bayiler, teşebbüslerin müşteri kitlesi içerisinde oldukça geniş bir yer kaplamaktadır. Ancak birkaç teşebbüs için hazır beton tesislerinin müşteri sıralamasında ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
  • Tüm müşteri türleri ağırlıklı olarak dökme CEM 1 42,5 ve CEM II 42,5 ürünlerini tercih etmektedir. Ancak bazı müşteri türlerinin ürün alım yelpazesi daha geniş olabilmektedir
  • Kamu, sivil toplum kuruluşu ve rakip hazır beton tesisi gibi müşteri türlerine diğer türlere oranla farklı ve/veya daha yüksek fiyatlarla satış yapılmaktadır.
  • Müşterilerin büyük bir kısmı tek bir firmadan alım yapmaktadır. Bu durum torbalı çimento için daha belirgindir.
  • Müşterilerin ürün alım çeşitliliğinin 12’ye çıktığı ender durumlar gözlense bile müşterilerin yansına yakını sadece tek bir ürün kullanmaktadır.

Yukarıda yer verilen tespitlerde pazarın yapısı, firma davranışları ve ilgili rekabet göstergeleri şehir, müşteri ve ürün bazında farklılık arz etmektedir. Diğer yandan şehir, müşteri ve ürün kırılımında farklılık gösteren tespitlerin yıllar içinde durağan kaldığı, bu çerçevede çimento sektörünün incelenen birçok detaylı analiz konusu bakımından durağan bir pazar yapısına sahip olduğunun söylenebileceği belirtilmiştir.

Çimento sektöründeki oyuncuların davranışlarının analizinin ise üç ayrı çalışmada daha incelenmiştir. İlk çalışmada; çimento fiyatlarının maliyet değişimleri ve talep değişimleri ile olan kısa ve uzun dönemli ilişkileri ekonometrik yöntemler çerçevesinde analiz edildiği, bu analizin temel sonuçlarının ise aşağıdaki şekilde olduğu ifade edilmiştir:

  • Şehir bazında fiyat-maliyet regresyonlarına göre, hesaplara dâhil edilen 72 şehirden sadece 13’ünde fiyat ve maliyet arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişki teknik olarak fiyat ve maliyetlerin uzun dönemde belli bir dengede olduğu anlamına gelmektedir. Diğer şehirlerde ise bu yönde bir ilişki gözlenmemiştir.
  • Geçmiş dönem fiyat değişimi cari dönem fiyat değişimini her şehirde etkileyebilmiş değildir. Etkilediği şehirlerde ise genellikle geçmiş dönemdeki fiyat artışları/azalışları cari dönemdeki fiyat artışları/azalışlarının oranını artırmıştır.
  • Fiyatlarla maliyetler arasında sıkı bir bağ gözlenememiştir. Cari dönemdeki fiyat değişimi aynı dönemdeki maliyet değişimlerinden ender olarak ve çok düşük düzeyde etkilenmektedir. Geçmiş dönem maliyetleri ise yine cari dönem fiyatını etkileme konusunda birçok şehir için yetersiz kalmış, bazı şehirler için ise beklenenin aksine negatif düzeyde oluşmuştur.

Fiyat-maliyet ilişkisi analizini takiben, şehir bazında çimento fiyatlarının talep değişimleri ile olan kısa ve uzun dönemli ilişkileri benzer ekonometrik yöntemler çerçevesinde analiz edildiği, bu analizin temel sonuçlarının ise aşağıdaki şekilde olduğu ifade edilmiştir:

  • Sadece iki şehirde fiyatlar ile talep değişimleri uzun dönemde belli bir dengede seyretmektedir. Bu şehirlerden birinde ise cari dönemdeki talep değişimleri fiyatları negatif yönde etkilemektedir. Önceki dönemdeki talep değişimlerinin fiyatlara etkisi bulunmamaktadır.
  • Bu iki şehir dışındaki diğer şehirlerde talep ve fiyat arasında uzun dönemli denge ilişkisi bulunamamıştır. Kısa dönem etkiler incelendiğinde; test edilen 68 şehrin 51’inde cari dönem değeri veya herhangi bir gecikmeli değer bakımından talebin fiyat üzerinde etkisi bulunamamıştır. Önemli tüketim bölgelerinde güncel ve geçmiş talep değişimlerinin fiyatlar üzerinde etkisi tespit edilememiştir.
  • Geriye kalan sadece 17 şehirde ise talebin fiyat üzerindeki etkisi farklı derecelerde gecikmelerle gözlenmektedir.

Firma davranışlarının analiz edildiği bölümde ise 2010-2014 yılları arasındaki 5 yıl ve 81 şehir için hesaplanan 404 simülasyon çerçevesinde, çimento sektöründeki üretim ve satış birimlerinin oligopolistik rekabet (Bertrand oyunu) ve kısmi ya da tam birlikte kar maksimizasyonu davranışları göstermeleri durumunda ortaya çıkabilecek fiyatları hesaplanmıştır. Hali hazırda sadece bir tek birimin faaliyette bulunduğu gözlemler için ise tekelci davranış biçimi simülasyonlara dâhil edildiği, simülasyonlar sonucu elde edilen fiyatlar ile ilgili şehir/yılda gerçekte gözlenen ortalama fiyatlar karşılaştırıldığı ve gerçeğe en yakın davranış biçimlerinin tespit edildiği, gerçeğe en yakın senaryoların simülasyon performansları, hesaplanan fiyatlar ile gerçek fiyatlar arasındaki yakınlık oranları dikkate alınarak üç kategoride değerlendirildiği belirtilmiş (5% veya daha düşük, %5-%10 arası ve %10-%15 arası) ve bu analizin ana sonuçları aşağıdaki şeklide sayılmıştır:

  • 404 gözlem noktasının 277’sinde gerçeğe en yakın senaryoların hesaplanan fiyatları ile gözlenen fiyatlar arasındaki fark %15 veya daha düşük olarak ortaya çıkmıştır.
  • Bu 277 gözlemin 234’ünde birlikte kar maksimizasyonu davranışı, gözlenen fiyatlara ortalamada %15 veya daha düşük yakınlıkta sonuçlar ortaya koymaktadır.
  • Daha düşük yakınlık seviyeleri de dikkate alındığında çimento sektöründe kısmi ya da tam katılımlı birlikte fiyatlama davranışının önemli ölçüde gerçekte gözlenen fiyatlara yakın sonuçlar ürettiği görülmektedir.
  • Bu bulgular ışığında incelenen şehir ve yıllar bakımından sektördeki yaygın davranış biçiminin birlikte kâr maksimizasyonu davranışı olduğu söylenebilir.
  • Dolayısıyla çimento sektöründe son yıllarda gözlenen fiyat seviyeleri, bazı gözlem noktaları hariç olmak üzere, genelinde oligopolistik rekabetten beklenen fiyat seviyelerinden yukarıda belirlenmektedir.

Sektör araştırmasında firma davranışları hakkında yapılan son çalışma ise çimento tesislerinin üretim etkinliği seviyelerinin ölçülmesidir. 2010-2014 yılları arasındaki yıllık gözlemlerle 62 tesis için hesaplanan etkinlik dereceleri fiyatlar ile karşılaştırılarak sektörde rekabetten beklenen etkinlik-fiyatlama ilişkisinin varlığının Veri Zarflama Yöntemi ile analiz edilmiştir. Bu yönteme göre etkinlik derecelen sıfır ile bir arasında bir değer aldığı, bir değerin en etkin tesisi ifade ettiği, karar birimlerinin etkinlik derecesi sıfıra doğru azaldığı ifade edilmiştir. Bu analiz hem Cem I 42,5 ürünü hem de tüm gri çimento ürünlerinin toplamı için tekrarlanmıştır. Bu çalışmanın temel sonuçları ise şu şekilde sıralanmıştır:

  • Analiz döneminde firmaların Cem 142,5 ürünü için etkinlik skoru (E1) değeri ortalama 0,73, tüm gri çimento için ise ortalama 0,71 ‘tir (E2).
  • Dolayısıyla gözlem kümesindeki en iyi performanslar dikkate alındığında, bu performanslara kıyasla sektör genel olarak ortalamada yaklaşık %70 etkinlikle faaliyet göstermektedir Bir başka deyişle sektörün, üretilen çıktıda artış ve/veya kullanılan girdi bileşiminde azalış yoluyla %30 civarında bir etkinlik artışı potansiyeli bulunmaktadır.
  • E1 ve E2 skorları bir arada değerlendirildiğinde, sektör genelinde en yüksek ortalama etkinlik sırasıyla 0,75 ve 0,74 değerleriyle 2010 yılı, en düşük etkinlik ise yine sırasıyla 0,69 ve 0,70 İle 2011 yılı için ölçülmüştür.
  • Etkinlik skorları ile fiyatlar arasında yine negatif yönlü bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
  • CEM 142,5 ürünü için yapılan analizde 2010-2014 yılları arasındaki toplam 265 gözlemin 52’sinin etkinlik dereceleri görece düşük olmalarına rağmen görece düşük fiyatlar sunmaktadır. Bu firmaların yüksek maliyetlere rağmen ortalamaya göre düşük fiyatlama yaptıkları görülmektedir.
  • CEM 142,5 ürünü için yapılan analizde 2010-2014 yılları arasındaki toplam 265 gözlemin 78’inde karar birimlerinin etkinlik skorlarının görece düşük olduğu (böylelikle ortalama değişken maliyetleri genellikle yüksek olduğu) ve ortalamaya göre daha yüksek bir fiyatlandırma yaptıkları görülmektedir. Tüm gri çimento ürünleri için yapılan analizde ise toplam 303 gözlemin 107’si bu durumdadır.
  • CEM 142,5 ürünü için toplam 265 gözlemin 90’ı; toplam gri çimento ürünleri için ise toplam 303 gözlemin 92’si ise, ortalamaya göre daha etkin olan firmaların, görece düşük fiyatlar uyguladıkları tespit edilmiştir.
  • Geriye kalan gözlemlerdeki firmaların etkinlik ve fiyat ilişkisi rekabetçi piyasa yapısında gözlenmeyecek bir görünüm sunmaktadır. Bu firmaların etkinlik skorları ortalamanın üzerinde olmasına rağmen fiyat seviyeleri ortalamaya göre yüksek kalmaktadır. Bu firmalar görece etkin olmalarına rağmen bu etkinliklerini fiyatlara yansıtmamaktadır. CEM I 42,5 ürünü için toplam 265 gözlemin 45’i; toplam gri çimento ürünleri için ise toplam 303 gözlemin 48’si bu durumdadır.

Sonuç olarak…

Yukarıda özetlenen analiz sonuçları, Rekabet Kurulunun geçmiş yıllarda aldığı kararlarında işaret edilen rekabet sorunlarının varlığını ortaya koymaktadır. Sorunlar aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

  • Sorunların başında şikayet dilekçelerinde sıklıkla dile getirilen yüksek fiyat artışları ve bölge paylaşımı iddiaları yer almaktadır Fiyat artışı iddiaları kapsamında değerlendirildiğinde, gri çimento satış fiyatının mevsimsellik, talep, maliyet gibi ekonomik parametrelerle doğrudan ilişkisi ortaya konulamamıştır. Ayrıca ekonometrik tekniklerle yapılan simülasyon sonuçlan da çoğu bölgede “birlikte kâr maksimizasyonu” davranışı ile hareket edildiğini ortaya çıkmıştır.
  • Pazar paylaşımı iddiaları bakımından incelendiğinde, sektörün olması gereken rekabetçi düzeyin oldukça gerisinde olduğu ifade edilmektedir. Bu yargının temel nedenini satış hacimlerinin dağılımı oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonuçlarına göre şehirlerdeki çimento kullanımının yarıdan fazlası şehir içi terminallerden elde edilmiş; terminaller de tüm bölgelere satışlarının yarısından fazlasını bulunduğu şehre gerçekleştirmiştir. Teşebbüslerin ülke genelindeki paylarının da genellikle simetrik bir seyir izlediği ve pazarın yaklaşık %50’sine beş teşebbüsün hakim olduğu görülmektedir. Tüm bu bulgular pazarın bölgesel ve hatta il bazında yoğunlaşmalar sergilediği değerlendirmesini güçlendirmekte, rekabetçi dinamiklerin ise etkin bir şekilde işlemediği tespitini gerektirmektedir.

Çimento sektörünün işleyişinin ve rekabetçi yapısının mercek altında tutulduğu ‘Çimento Sektör Araştırması’ sorunları ve sonuçları ile birlikte kamunun bilgisine sunulmuştur. Sektör incelemesi neticesinde edinilen izlenim, rekabetçi açıdan kat edilmesi gereken uzun bir yolun olduğudur. Her ne kadar Kurul, mevcut kanun ve yetkileriyle, rekabet incelemelerine devam etse de, rekabet olgusunun sektördeki tüm dinamiklere etki edecek biçimde yerleşmesi ve sektör paydaşları tarafından anlaşılmasının büyük önem arz ettiği açıktır. Dolayısıyla, sektör araştırması sonuçlarının ilgili tüm birimlerin dikkatine sunulması, gelecek dönemde rekabetçi süreçlerin gelişimine hangi metotlarla ve hangi ölçüde katkı sağlanabileceğinin tartışılmasının gerektiği ifade edilmiştir. Mevcut raporun bu yönde yapılacak çalışmaların önünü açacağı ve gerekil adımların atılmasında önemli bir rol üstleneceği düşünüldüğü belirtilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın